"Sergüzeşt" Kitap Özeti
- Turan Akbulut
- 7 Tem 2024
- 3 dakikada okunur

"Sergüzeşt" Kitap Özeti:
Tophane’ye vapur yanaşır. Çerkes adam, insan ticareti yapan Hacı Ömer’e Kafkasya’dan kaçırdığı iki kadın ve bir kız çocuğunu cariye olarak getirir. Hacı Ömer esirleri esir evine götürür, karısı küçük kızı beğenmez, hasta olduğunu düşünür. Küçük kızı Mustafa Efendi’nin hanımına vermeyi planlar.
Birkaç gün sonra Hacı Ömer, küçük kızı Mustafa Efendi’nin evine götürür. Kapıyı evin halayığı Taravat açar, hanımın yanına geçerler. Hanım gaddar, merhametsiz ve insan sevgisi olmayan birisidir. Hanım, küçük kıza az para vermek için vücudunda elini gezdirip kusurlar arar, Taravat ise kızın zayıf olduğunu söyler. Sonuçta küçük kızı kırk Osmanlı lirasına satın alırlar. Küçük kıza Dilber adını koyarlar.
Görsel: Bağlantı
Dilber evde hizmet eder, su taşır, temizlik yapar. Hanımın on iki yaşındaki kızı Atiye’yle oynamak isteyince dayak yer. Hanım Dilber’in kusurunu gördükçe Dilber’e tokat atar.
Dilber, evdeki işlerini bitirince Atiye’yle okula gider. Okulda Lütfiye’yle arkadaş olur. Lütfiye Dilber’e bir oyuncak verir, ara sıra da meyve ve şeker verir. Dilber oyuncağı evde saklar. Bu durumu Atiye bir gün görür ve annesine söyler, Dilber dayak yer.
Dilber, bir gece kaçmaya karar verir. Çerkes paltosunu giyer; cüz çantasına oyuncağını, elmasını, yüzük niyetine kullandığı iki demir halkasını koyar. Tüm serveti bunlardır. Evin kapısını zor olsa da açıp dışarı çıkar. Yürürken durur, semada annesini hayal eder ve orada bayılır.
Dilber gözünü açtığında ihtiyar bir çiftin evindedir. Adam Dilber’le oynaması için torununu getirir. Gelen Lütfiye’dir. Dilber olanları anlatır, onların halayığı olmaya talip olur, evlerinde kalmak ister. Lütfiye, Dilber’i saklayacağını söyler. Evin yaşlı kadını Mustafa Efendi’nin karısının yanına gider, Dilber’i almak istediğini söyler ama Mustafa Efendi ve karısı Dilber’i satmaz, yaşlı kadın Dilber’i vermek zorunda kalır. Dilber Mustafa Efendi’nin evine dönünce Dilber’i aç bırakırlar, dolaba kilitlerler.
Önceden işlediği bir suç yüzünden açığa alınan Mustafa Efendi kendini aklar, Erzurum’un bir kazasına kaymakam olarak atanır. Borçlarını kapatmak ve ihtiyaçlarını gidermek için Dilber’i satmaya karar verir.
Dilber satılır, birçok esirin bulunduğu esir evine getirilir. Esirci, Dilber’i Celal Bey’e satar. Celal’in babası Asaf Paşa’dır, eşi Zehra Hanım’la kâğıt oynayan, piyano çalan birisidir. Kız kardeşi Tesliye’dir. Dilber bu evde rahata kavuşur, Zehra Hanım’la odaları düzeltir ama hanımı Dilber’e bazen aşağılıkmış gibi bakar ve ona kötü sözler söyler. Dilber ayrıca Celal’in de oyuncağıdır, Celal Dilber’in tablolarını çizer. Dilber rahata ve huzura kavuştuğu için gün geçtikçe güzelleşir, boş vakitlerinde evin bahçesinde kitap okur.
Bir gece Celal Bey uyuyamaz, bahçeye inmek ister. Aşağı inince Dilber’in de uyumamış olduğunu görür, konuşurlar, Dilber daha fazla dayanamaz ve Celal’e âşık olduğunu söyler. İkili evden ayrılır, doğaya karışır.
Sabah Zehra Hanım Celal’i üç kez, Dilber’i dört kez kontrol eder; beraber bir yere gittiklerini, âşık olduklarını anlar. Zehra Hanım bu işi düşünüp rahatsızlanır. Batının verdiği gösteriş, asalet sevdası, hırs, servet düşkünlüğü Zehra Hanım’ı bu hale getirir. Zehra Hanım durumu eşine anlatır, Asaf Paşa halledeceğini söyler. İkili eve döner, Celal evdeki misafir yeğenleriyle vapura binip amcasının yanına gider. Dilber’in evden gönderilmesi kararlaştırılır. Ertesi sabah erkenden götürülür.
O sırada amcasının yanında olan Celal, amcasına halayık Dilber’e âşık olduğunu, babasıyla konuşması gerektiğini söyler, amca kabul eder.
Celal evine döner, odasındayken Dilber’in eski oda arkadaşı halayık Çaresaz odaya girer, Celal Dilber’i sorunca evden gönderildiğini öğrenir, oracıkta bayılır. Gece ateşler içinde yatar, sabah uyanınca Dilber der, başındaki annesi oğlunun durumuna çok üzülür, Dilber’i geri getirtmeyi düşünür ama Asaf Paşa geçici heves olduğunu düşünüp kabul etmez.
Celal hava almak, nefes darlığını gidermek için dışarı çıkar; bir yere oturur. Yoldan geçen bir amele görür, yanına çağırır, ameleyle sohbet edip sigara içerler.
Amele Celal’e halayık bir kız ağlayıp kötüleştiğini, kıza su içirdiklerini, kızın sahibini kızdırdığı için satıldığını öğrendiğini anlatır. Celal bu kızın Dilber olduğunu anlar, eve dönünce annesinin kucağında ağlar.
Celal başka bir gün adamın biriyle sataşır. Bir gün de vapurda bir tanıdığı ona tebessüm ettiği için onunla kavga eder, Dilber’in nerede olduğunu bildiklerini zanneder. Celal yaşamaktan acı çeker. Yolda gördüğü insanları bazen Dilber’e benzetir.
Celal’in durumu daha da kötüleşir, üç gün boyunca kimseyle konuşmaz. Bir gece hayaline Dilber gelir, buldum diye bağırarak evin içinde koşmaya başlar, evi ayağa kaldırır, evdekiler Celal’i evin bahçe kapısından geri çevirir. İçeri alınınca annesinin kucağında bayılır. Ertesi sabah eve doktor getirilir, doktor Celal’de beyin iltihabı olduğunu söyler.
Dilber Afrika’dadır. Cevher orada Dilber’e yardımcı olur, bir sıkıntısı olduğunu anlar, konuşunca Dilber ağlar, İstanbul’a dönmek istediğini söyler. Orada Dilber’e bir nedenden dolayı hapis cezası verilir. Cevher, Dilber’in kilitli tutulduğu yüksek odanın camına merdiven dayar, camı kırıp Dilber’i aşağı indirir, kendi inerken dengesini kaybeder, yere çakılır. Cevher’in durumu kötüdür, cebinde vapur bileti olduğunu söyler, bunu Dilber’i sevdiği için yapmıştır. Cevher ölür, Dilber yola koyulur, Nil Nehri’nin yanına gelir. Yaşama dair hiçbir ümidi kalmayan Dilber, elinde bilet olmasına rağmen kendini suya bırakarak yaşamına son verir.

Kaynak:
SEZAİ, Samipaşazade (Temmuz 2019). Sergüzeşt. İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları. 1. Basım. (Günümüz Türkçesine Uyarlayan: Salih BORA)
Görsel: Samipaşazade Sezai - Bağlantı
Yorumlar