İstanbul Hatırası Kitap Özeti, Alıntıları
- Turan Akbulut

- 4 Oca 2024
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 29 Haz 2024

1.ÖZET
Atatürk heykelinin önünde elleri bağlı ve avucunun içinde bir adet sikke bulunan ceset bulunur. Maktul arkeolog Prof. Dr. Necdet Denizel’dir. Maktulün elindeki sikkede İstanbul’un ilk adı olan Byzantion yazar.
Başkomser Nevzat’la ekibindeki Ali ve Zeynep cinayeti çözmeye çalışırken ikinci cinayet haberi gelir.
İkinci ceset Çemberlitaş’tadır. Maktul Mukadder Kınacı’dır, avucunda yine sikke vardır ve elleri yine bağlıdır. Maktul şehir planlamacısıdır. Cesedin bulunduğu yer Necdet Denizel’in bağlı ellerinin gösterdiği yöndedir. Dikkatli bakıldığında her iki cesette bir oku andırır.
İki cinayetin incelemesi sonucunda maktullerin başka yerde öldürülüp daha sonra tarihi yerlere bırakıldığı, ok biçimindeki cesetlerin bir sonraki kurbanın nereye bırakılacağını gösterdiği sonucuna ulaşılır.
Görsel: Everest - Bağlantı
Başkomser Nevzat ve ekibi Mukadder Kınacı’nın evine inceleme yapmaya giderler. Mukadder Kınacı’nın üç yıl önce boşanıp başka bir kadınla evlendiği öğrenirler.
Nevzat, akşam çocukluk arkadaşı olan veteriner Demir ve mimar aynı zamanda şair olan Yekta’yla bir araya gelir. Nevzat, Demir ve Yekta eskiden Handan’a âşık olmuşlardır. Handan’da Yekta’ya âşık olmuştur ve ikisi evlenmiştir. Umut adında çocukları olmuştur. Handan ve Umut çöken bir duvarın altında kalarak can vermişlerdir.
Katiller boş durmaz. Üçüncü günde üçüncü cinayet haberi alınır. Bu sefer ki durak Altınkapı’dır. Maktul gazeteci Şadan Duruca’dır. Ceset yine ok şeklindedir ve avucunda sikke vardır. Nevzat ve ekibi ipucu ararlar ama işe yaramaz bir şey bulamazlar. Ekip maktullerin ortak bir noktasını bulmaya çalışır.
Araştırma devam ederken Duruca’nın bağlı ellerinin gösterdiği yönde bulunan Ayasofya’dan dördüncü cinayet haberi gelir. Maktul mimar Teoman Akman’dır. Ekip, katillerin cesedi beyaz bir minibüsle taşıdıklarını görgü tanıkları sayesinde öğrenir.
Beşinci kurbanın ihbarı gelir. Maktul eski belediye yardımcısı Fazlı Gümüş’tür. Ceset Fatih Camisi’ndedir. Cami, Akman’ın bağlı ellerinin gösterdiği yöndedir. Nevzat ve ekibi diğer cesedin nereye bırakılacağını tahmin ederken hukuk danışmanı Hakan Yamalı’nın cinayet haberi gelir.
Nevzat olası yedinci kurbanın izini sürerken ipuçları Demir’i gösterir. Nevzat Demir’in evine gider ama Demir evde yoktur. Nevzat evde bulamayınca Yekta’nın evine gider. Yekta’nın garajı kanlar içindedir ve çeşitli bıçaklar vardır. Yekta’nın çalışma odasında yedinci cesedin nereye bırakılacağını öğrenir ve ekibini oraya yönlendirir. Cinayetleri Demir ve Yekta’nın işlediği anlaşılır. Yedinci kurban Adem Yezdan’dır. Diğer altı kurbanla ortak noktaları Yekta’nın karısı Handan ve oğlu Umut’un ölümünde sorumluluklarının olmasıdır.
Demir ve Yekta Yezdan’ın cesedini Atatürk heykelinin önüne yerleştirirken Ali ve Zeynep onlara silah çeker, Yekta kaçarken Ali Yekta’yı yaralar, Demir Ali’yi rehin alır, Nevzat gelir. Demir Ali’yi bırakıp mermisiz silahıyla blöf yapınca Nevzat Demir’i öldürür. Sıra Yekta’yı bulmaya gelir, Yekta karısı ve oğlunun mezarı başında kanlar içinde oturmaktadır. Yekta, Nevzat’a her şeyi itiraf edip intihar eder.
2.ALINTILAR
“İnsan istemese bile başkalarıyla karşılaşıyor, başkalarını seviyordu. Başkalarına duyulan sevgi, ölenlere duyulan bağı azaltmamalıydı.” (s. 18)
“Ölenlerin görüntüleri, sesleri, kokuları, anıları, izleri ağır ağır silinir giderdi.” (s.18)
“Ben de kirlenmemiş anıların hatırına kabul ettim.” (s. 33)
“Sözleri içtendi, yakınması sahiciydi.” (s. 58)
"Ölüm, kötüyü aklamaz Ali Komiser. Kötüyü aklayacak tek şey iyiliktir. Yaptığın kötülükten daha fazla iyilik yaparsan aklanırsın ancak.” (s. 59)
“Şoförlük, polislik, orospuluk… Ne gecesi vardır bu işlerin, ne gündüzü… Ne derdi biter, ne belası…” (s. 108)
“Bir gün gençlik uçup gittiğinde, sadece bedenin dinçliğini değil, gönlün isteği de söndüğünde çok yanacaklardı ama iş işten geçmiş olacaktı.” (s. 113)
“… katiller her zaman kötü insanların arasından çıkmazdı.” (s. 119)
“Arkadaşlar iyi çocuklar ama biraz kederli gibiler. Sanki bir sıkıntıları var.” (s. 120)
“Yaşama bilinci olmayan bir ülkenin tarih bilinci olur mu? “ (s. 132)
“Kederimi içime atıp mutlu görünme zamanıydı.” (s. 184)
“Nakış nakış öfkeyle dokulu / hırçın ama kırık dökük / bakmayın ana avrat küfrettiğine / o gözyaşları içinde bir çocuk” (s. 192)
“Bize içelim, diye yineledi Yekta. Dili hafiften peltekleşmişti. Çocukluğumuza… Geride kalan gençliğimize… Kırılan umutlarımıza… Sararan anılarımıza…” (s. 193)
“Ölülerden kimseye zarar gelmez Başkomserim. Kötülük canlılardan gelir, yoldan çıkmış kullardan.” (s. 412)
“Çünkü ölümü yoldaş seçenlerin ölümden başka kazanacakları zafer yoktur.” (s. 441)
“… vicdan azabı duymak bile anlamsız bir hayattan iyidir.” (s. 555)
3.SÖZLÜK
Amfora: iki kulplu Yunan çömleği
Gemlemek: aşırı istek ve davranışlara engel olmak
Kâgir: taştan ya da tuğladan yapılmış yapı, duvar vb.
Hercümerç: allak bullak, altüst, darmadağınık, karmakarışık

4.KAYNAK
ÜMİT, Ahmet (Şubat 2018). İstanbul Hatırası. İstanbul: Everest Yayınları. 18. Basım
Görsel: Ahmet Ümit - Bağlantı




Yorumlar