AKRAN ZORBALIĞI VE EMPATİNİN ONTOLOJİK İMHA PROJESİ
- Turan Akbulut

- 3 gün önce
- 2 dakikada okunur
1. İktidarın Çıplak Dili
Akran zorbalığı bir “uyum sorunu” değil, ilkel bir iktidar teşebbüsüdür. Zorba, gücünü bir başkasının zayıflığından damıtarak kendi varoluşunu sağlamlaştırır. Bu eylem sadece fiziksel bir saldırı değil, kurbanın öz saygısına ve ontolojik varoluşuna karşı yürütülen sistematik bir imhadır. Temelde öz saygısı kıt olanın, başkasının zeminini sarsarak ayakta kalma çabası yatar.

2. Sessizliğin Ekonomisi ve Kitlesel Arıza
PISA 2022 verileri, Türkiye’deki öğrencilerin en sık sözel ve ilişkisel zorbalığa maruz kaldığını gösteriyor. Bazı ulusal araştırmalar, çocukların yüzde 70'e varan oranda zorbalık mağduru olduğunu ortaya koyarak, sorunun bir bireysel vaka değil, kitlesel bir toplumsal arıza olduğunu kanıtlamaktadır. Bu
Görsel: Bağlantı
istatistikler, görmezden gelinen sessizliğin ekonomik bedeli ve vicdanın iflasıdır.
3. Ailenin Sessiz Şiddeti
Zorbanın ahlaki temeli, çocukluğun sessizleştirilmiş travmalarında atılır. Şiddet, evin korunaklı alanında bir iletişim aracı olarak içselleştirildiğinde, çocuk bunu okul koridorlarına taşır. Zorba, ebeveyninden gördüğü otorite modelini, kendinden zayıf olana uygulayarak kontrol takıntısını tatmin eder. Böylece aile, toplumsal şiddetin ilk laboratuvarı ve mükemmel minyatürü haline gelir.

4. Dijital Hapishane ve Utancın Rejimi
Siber zorbalık, eylemin fiziksel sınırlarını ortadan kaldırarak zorbalığı sonsuz bir utanç döngüsüne dönüştürür. Dijital ekran, zorbanın eylemini kitlelere yayan, iz bırakmayan ve kaçınılmaz kılan bir gölge alanı yaratır. Utanç; bu dijital hapishanede, beğeni, yorum ve paylaşım ikonlarıyla onaylanarak, kurbanın zihnine kalıcı olarak kazınan bir rejimin parçası olur. Görsel: Bağlantı
5. Saldırganlığın Mistik Mirası
Saldırganlığın en karanlık mirası, yaralananın, daha sonra yara açan kişi haline gelmesidir. Zorbalık, bir güç fazlalığı değil varoluşsal bir boşluktan kaynaklanır; tıpkı bir virüs gibi, maruz kalanı bir sonraki taşıyıcıya dönüştürür. Bu, şiddetin bir travma tepkisi olduğunu ve merhamet yoksunluğunun ontolojik bir salgına dönüştüğünü gösterir.
6. Bilginin İhlali
Akademik başarıdaki düşüş, zorbalığın sadece bir davranış sorunu değil kurbanın zihinsel kapasitesini doğrudan hedef alan bir ihlal olduğunu gösterir. Zorbalık, öğrenme ortamını zehirleyerek, bilişsel yeteneği felç eden ve kendini gerçekleştirme pratiğini imkânsız kılan etik bir saldırıdır. Korku, düşünceyi esir alır; bilginin kaynağını kurutur.

7. Sessizliğin Suç Ortaklığı
Zorbalığın en güçlü dayanağı, müdahale etmeyen seyircinin sessizliğidir. Korku, kayıtsızlık ya da "bana dokunmayan yılan" felsefesi zalime görünmez bir rıza mektubu verir. Sessiz kalmak, zorbanın eylemini onaylayan, suç ortaklığı yapan etik bir eylemsizliktir. Vicdanın bu pasif iflası,
Görsel: Bağlantı
zorbanın hegemonyasını pekiştirir.
8. Empatinin İmhası
Zorbalık, farklı olana duyulan tahammülsüzlüğün en keskin dışavurumudur. Bu, rekabet kültürü ve kıyaslama saplantısı içinde eriyen modern bireyin başkası olma ihtimalini reddetmesidir. Empatinin imhası, zorbanın eylemiyle başlar ve toplumsal bir varoluşsal kıtlığa yol açar. Zorba, ötekini silerek kendini var etmeye çalışır.
9. Düşük Benlik Saygısı Paradoksu
Yapılan araştırmalar, hem zorbalık yapanın hem de mağdurun genellikle düşük benlik saygısı yaşadığını ortaya koyar. Zorba, kendi içindeki yetersizlik hissini dışarıdaki bir hedefi ezerek telafi etmeye çalışır. Bu paradoks, zorbalığın bir güç fazlalığı değil, tam aksine, varoluşsal bir boşluktan ve kibirle şişirilmiş bir yetersizlikten kaynaklandığını gösterir.
10. Onurlu Manifestonun Gerekliliği
Bu döngüyü kırmak için, yönetmeliklere değil, bilinçlenmeye ve onurlu karşı koyuşa ihtiyacımız var. Birey olma manifestosu, kendi biricikliğini savunmakla başlar. Zorbalığın panzehri, pasif kabulleniş değil onurlu ve dik duran bir birey olma iradesidir. Gücün tanımı, birini ezmek değil, bir başkasının haysiyetini savunmaktır.
11. Sonsöz:
Zorbanın varlığı, bir toplumun haysiyet sınavıdır. Gücün tanımı, birini ezmek değil, bir başkasının haysiyetini savunmaktır.




Harika ve bilgilendirici bir yazı, yine. Kaleminize, yüreğinize sağlık.